devrilmeye meyilli her şey
zamanı geçmiş bir şarkının terennümü belki
filmli makinede yalnız başınayken bir fotoğraf
yağmur damlalarının üstünde seyrettiği bir ayna
hatta sunta raflarda üzeri tozlu sinema kitapları
kısmetse sonbaharı müjdeleyecek yeşil bir ağacın altında
karşılıklı masallar kurulmuş yarım tahta masa
bir ayağı haram bir ayağı aksa
-k
bir gece kafi gelir mi düzeltmeye her şeyi
mahvedecek hiçbir şey kalmamışsa eğer
bilirim yetmez bir de bini gelse dahi
sahi kaç hokkanın daha devrilmesi gerekir
kalbim sana mürekkep
süveyda sanılmış ki iflah olması zor
ya söküp atmalı ve öğrenmeli yaşamayı barikatların ardında
yahut kızgın bir bıçakla bir çentik daha kazıyıp
yaşanmakta olanın hangi gün olduğu hatırlanmalı
bir sevgi acıya dönüşüyor içimde yaşanıldıkça
katlanabilir mi bunca mesafeye
tarifi zor olan hislerin bir de buruşturulduğu o saman kağıtları
namlulara koşar adım kurşun kalemler
yetişebilir mi her türlü taksirata
peki şakakları şapkalarının gölgesinde hokkabazlar
geri getirebilirler mi unutulmaya direnmekte ısrarcı hatıraları
bilinmez… dört tarafı adalarla çevrili kendine sürgün kalbim
ve hatırlanmaya yüz çevirmiş bir ruh yaşamın kıyısında
kimdir bu virane meskene sürüklenen
dalgaların karalar bağladığı her anda ismini haykırdığı;
küskün dudakları yabancı, yepelek bakışları yumulu heyhat!
faraza bir fenalık daha yer bulacak sokağın yaşamında yahut bir kayra
ne fark eder?
her şey bir ikilemin gölgesinde filizlenip yitmiyor mu ne de olsa
epilog
çoktandır devrilmiş hokkadan sızan mürekkep
nüfuz ederken bir müsveddenin solgunluğuna
bir yüzünde yazılanlar yitmek üzere şöyle:
aşk, isyan ve devrim
gençlik telaşesi
kolay oluyor yaş aldıkça insanın
olanla olmayanı kabullenişi.
‘devrim notları’ başlığı altında.

