21 Eylül 2024 Cumartesi

Kuyuda Düş

 



Zihnimin kuytusunda bir kuyunun

Dibine itilmiş bir çocuk

Hayalleri yarım kalmış, aşkı karşılık bulmamış

Korktuğunda eteğine sarıldığı annesinden uzakta

Yapayalnız…

Yaslı, kuyunun duvarına sırtı

Dönük yüzü gökyüzünün gecesine

Yer yer aralıklı gözleri

Bir rüyaya teslim ediyor kendisini

Kâbus olması ihtimalini düşünmeden.

 

‘’Yıllar evvel kurumuş o’’ diyerekten

Hiçbir kervan geçmemişse

Hıyanete şahit kuyunun civarından

Züleyha neyler

Ne bıçak keser bileklerini

Ne de çözülür düğmeleri gömleğin

Ne gözlerinin feri gider

Ne iftiraya meyleder dudakları.

Sadece dile gelir yüreği

Yusuf! Yusuf! diye fısıldar

İşte o vakit ne güneş gösterir kendisini

Ne de yıldızlar belirir karanlıkta

Yakup’un gözleri dolar bardaktan boşalırcasına

Taze ıslanmış toprak kokusu sarar dört bir yanı

Saklanır haset dolu insanlar

Bahçesinde beyaz çamaşırlar asılı evlerine.

 

Nihayette fısıltılar diner gözler kurur

Artık dolup taşar dünya üzerindeki tüm boşluklar

Adeta yeraltı kusulur yerüstüne

Sesler çekilir kuytularına

Hiçbir düşe tesir etmeyen bir vaveyla haricinde

Ve belli ki sular çekildiğinde şahit olunur

küçük bir bedenin kuraklığına.