6 Temmuz 2015 Pazartesi

Ayrılık Tellalı Uzay Gemisi

    Hayatıma bir çok insan girdi ve çıktı, haberim olmadan. Benim için hayatımı kalabalıklaştıran insanlardı onlar. Severdim bazılarını, çokta şımartmadan. Değer verirdim, sırlarımı paylaşırdım onlarla; ayrılık vaktinin geldiğini haber veren geminin düdüğü ötene kadar. Sonrasında ise el sallardım, kıç tarafında ‘’Uzay’’ yazan geminin ardından.

    ‘’Ayrılık ve Uzay mı?’’ diye soruyor Uzay Gemisi’nin yolcularından biri, meraklı ve muhalif olanından. Geminin kaptanı ve yaratıcısı ise cevabını bildiği bir soruyla karşılan öğrenci edasıyla cevaplıyor:

    Ayrılık vakti geldiğinde Uzay Gemisi’nin düdüğü, hüzün dolu bir sesle çağırır yolcularını. Artık yolcuların zamanı dolmuştur, hayal dünyamın sınırları içerisinde. El sallarım, gözlerim buğulanır, ağlarım. Büyük bir boşluktayımdır artık, uzay boşluğunda. Yolcu ederim yolcu arkadaşlarımı, paranın hüküm sürdüğü gerçek dünyaya doğru. Sonrasında yürümeye başlarım uzay boşluğunda, kıçında ‘’Uzay’’ yazan geminin ardından. Uzun ve yorucu bir yolculuğun başlangıcı olacaktır bu yürüyüş.

     Onlarca, binlerce hatta milyarlarca yıl sürse de bu yolculuk; sonunda bitecek ve gerçeklikle burun buruna getirecek beni bilirim.

    Kalabalığa karıştığımda insanlar beni tanıyamaz hale geldi. Ki zaten tanınmaz haldeydim. Kendi kendimi bulmak bile zordu artık benim için. Kaybolmuştum kendi benliğimde. Onlarca, binlerce belki de milyarlarca yıl önce ayrıldığım yolcu arkadaşlarım, onlarca, binlerce hatta milyarlarca yıl sonra boşlukta kalmama neden oluyordu, içinde kaybolduğum kalabalığa rağmen. Uzay Boşluğu!

Kızılderili Eros

     Ateşli silahın icadından sonra Aşk Tanrısı Eros kırık oku ve görünmez pegasusu ile sokaklarda avare avare dolaşmaya başladı. Artık okunun ucundaki aşkı insanlara aşılayamayacaktı. Artık insanlar aşık olamayacak, birbirlerine şiir yazamayacak hale gelecekti.

    Aşk Tanrısı Eros kırık oku ve görünmez pegasusu ile sokaklarda avare avare dolaşmaya bir süre daha devam etti. Gözlerinin gördükleri, göreceklerinin sadece başlangıcıydı. Namluları soğuk silahlar, umut vadeden sıcak yüreklere dayanmış, patlamaya hazırlanıyordu. Patladıktan sonra namlu yüreklerdeki sıcaklığı sömürüyor, geriye sadece verdiği acımasız soğuğu bırakıyordu. Daha önce elleri kalem tutan insanlar, şimdi ise patlamaya hazır silah tutuyorlardı. Aşk Tanrısı Eros, her şeye rağmen umut tazeliyor, kırık okunun ucundaki aşkı insanlara aşılamaya çalışıyordu. Hele ki aşık ettiği insanları bir arada gördükçe daha da mutlu oluyordu.

    Aşk Tanrısı Eros, kırık oku ve görünmez pegasusu ile sokaklarda avare avare dolaşmaya devam ettikten sonra; soğuk namlular tarafından durduruluyor, hala sıcak olan yüreğine soğuk namlu dayatılıyordu. Soğuk namlu Eros’ un yüreğindeki sıcağı sömürürken, Eros davası adına canını vermeye hazır bir ‘’Kızılderili’’  edasıyla gözlerini yumdu. Ve ardından dünyada az da olsa var olan aşkın celladı bir ses: Bam!