İshak, yine o televizyonsuz günlerden birinde biraz serinlemek amacıyla bir ağacın yanında atından indi ve ağacın altına oturdu. Son günlerde kafası çok karışıktı. Sigarası mı bitmişti? Evet. Aşık mıydı? Belki. Yer çekimini nasıl keşfedebilirim diye düşünüyor muydu? Hayır. Kafasında kesinlikle böyle bir düşünce yoktu. Belki de vardı. Bilemedim. Birkaç dakika sonra uyuyor olabileceğini biliyordum ama. İshak, rüya bile görebiliyordu. Elinde bir değnek, asası, olan ak sakallı bir adam ile gökyüzünden yeryüzüne doğru süzülmekteydi İshak. Asansör icat olundu. Ak sakallı adam, sanki bir şeyler anlatmak istiyordu. İshak ise bunun farkında olmalı ki kulakları ve gözleriyle pürdikkat ak sakallı adama odaklanmaya çalışıyordu. Ak sakallı adam şöyle buyuruyordu:
‘’Dünya; bir
bataklıktan farksızdır, evlat. Sen her ne kadar kurtulmak için yukarılara
çıkmaya çalışsan da, o seni daima içerisine çekecektir.’’
İshak, ak sakallı
adamın söylediklerini garipsedi. Ak sakallı adam 10’dan geriye doğru saymaya
başladı:
‘’10…9…8…7….6…..5…..4…..3…..2….1…0’’
Yere çakıldılar ve
roket icat olundu. İshak korkuyla gözlerini açtı. Bir anlık öldüğünü zannetti.
Rüya olduğunu bilse de kendisine çok gerçekçi gelmişti. Biraz bekledi.
Metabolizması eski haline geri döndü. Bu rüya ne manaya gelebilirdi ki. Neyi
ifade edebilirdi? Bilmiyordu. Merak etmişti. Bilmek için merak etmek yeterli
miydi? Bilmiyordu. Hemen Halk Kütüphanesine gidip Rüya Tabirleri kitabına
bakmalıydı. Ayağa kalkmak için yeltendi. Kafasında bir değnek patladı. Kafasını
ağacın dalına vurmuştu. Küçük bir baygınlık geçirdi. İshak, kendine geldiğinde
kafasında hafif bir şişlik ve kafasının hemen yanında bir elma vardı. O an
kafasının üstündeki ağacın elma ağacı olduğunu anladı. Birkaç dakika öyle
bekledi. Şimdi ise kafasında enerji tasarruflu gaz lambaları patlamıştı. Ampul
icat olundu. Ayağa kalktı ve elmayı yerden aldı. Elmayı yüksekten yere bıraktı.
Elmayı yerden aldı. Elmayı yüksekten yere bıraktı. Elmayı yerden aldı ve son
kez elmayı yüksekten yere bıraktı. Yer elması keşfedildi. Koşmaya başladı. Köye
doğru koşuyordu. Giyinik olmasına rağmen: ‘’Evreka! Evreka!’’ diye bağırıyordu.
İshak Newton ünlü
olmuştu. Soyadı Kanunu çıkartıldı. Elma? Elma mı? Hayır, hayır onu İshak
yememişti. Adem ile Havva da yememişti. Hele Steve Jobs hiç yememişti. Elmayı
at yemişti. Atlar elmayı sever…